Düzenli periyotlar halinde yaptırılan sağlık taramaları ve Check Up uygulamaları çoğu sağlık sorununu henüz başlangıç evresindeyken tespit edip önlememizi sağlıyor. Check Up sayesinde erken tanısı konulan hastalıklarda tedavi süresi kısalırken hastanın yaşam süresi ve kalitesi artıyor. Check Up taramalarında yapılan kontroller kişinin genel sağlık durumu, genetik yatkınlığı olan hastalıklar, tıbbi öyküsü, yaşam tarzı, alışkanlıkları, yaşı ve cinsiyetine göre değişkenlik arz ediyor.
Diyabet, yüksek tansiyon, kanser, kalp ve damar hastalıkları gibi çok sayıda hastalığı henüz semptomları ortaya çıkmadan önce tespit etmemize yarayan Check Up taraması, kişinin kendisini iyi hissederken bile yaptırması gereken bir uygulama. Hiçbir kronik, sistemik hastalığı bulunmayan ve ailesinin tıbbi öyküsü dikkate alındığında da ciddi riskler taşımayan sağlıklı kadın ve erkek bireylerin yaptırması gereken kontrolleri şu şekilde sıralayabiliriz.
20-40 yaş arası kadınların maksimum iki yıllık aralıklarla temel kan testleri, meme kontrolü, idrar analizi, jinekolojik muayene ve akciğer grafisi yaptırmaları gerekir.
40 yaşından sonra ise yılda bir defa olmak suretiyle doktor muayenesi, idrar analizi, mamografi, jinekolojik muayene, EKG, gaitada gizli kan testi, temel kan testi ve smear testi yaptırmak gerekiyor.
En az iki yıllık aralıklar dahilinde bu yaş grubu erkeklerin idrar testi, akciğer grafisi, temel kan testleri ve genel doktor muayenesinden geçmeleri önerilir.
40 yaş itibariyle yılda bir defa olmak üzere erkek bireylerin EKG, gaitada gizli kan testi, PSA testi, temel kan testleri, idrar testi, genel doktor muayenesi ve ürolojik kontrolden geçmesi gerekir.
Kadın, erkek fark etmeksizin 50 yaşın üzerindeki bütün bireyler herhangi bir şikâyetleri bulunmasa dahi yukarıda sıraladıklarımıza ek olarak endoskopi ve kolonoskopi yaptırmalıdırlar. Yaptırdıkları testlerin sonuçlarına göre periyodik şekilde sağlık durumlarını takip altında tutmalılar.
Tüm bunlarla birlikte ailesinin tıbbi öyküsünde bazı rahatsızlıklar bulunanlar, sigara kullananlar, yüksek tansiyon veya diyabet gibi hastalıkları olanlar, en geç 40 yaş ve sonrasında maksimum 2 yıllık aralıklarda kardiyoloji ve eforlu EKG gibi kontroller yaptırmalıdırlar.
Tıbbi vakalar incelendiğinde benzer koşullarda bulunan iki hastanın birisinin süreci daha hafif geçirip iyileşirken diğerinin daha ağır geçirdiğini görüyoruz. Bu durum kişilerin bağışıklık sisteminin gücü ile doğru orantılı şekilde ortaya çıkıyor. Bağışıklık sisteminin gücünü ise somut parametrelerle ortaya koymak bir hayli güçtür. Fakat yine de bazı parametreler üzerinden bağışıklık sistemi üzerinde fikir sahibi olabiliriz. Kişinin enfeksiyon riskine karşı ne seviyede hazır olduğu önemli parametrelerden biridir. Peki bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz?
Düzenli periyotlarla sağlık taramalarına giren, Check Up yaptıran, uykusundan beslenmesine, sosyal yaşantısından spora kadar dengeli ve sağlıklı bir yaşam tarzı olan bireyler olası hastalıklara karşı her zaman için daha dirençlidir. Vücudumuzu ve besinleri tanımalı, ihtiyaç duyduğumuz karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleri ihtiyacımız kadar almalıyız. Örneğin C ve A vitaminleri antioksidan görev görerek olası tehlikelere karşı vücut direncimizi arttırmaktadır. Bu sayede enfeksiyon riski azalırken hastalığa yakalansak bile kolayca atlatma olasılığımız artmış olur.
Düzenli sağlık taramaları ile birlikte brokoli, havuç, turunçgil, lahana, elma, kivi, nar, marul, roka, turp, kırmızı biber ve kabak gibi besinlerden yeterince faydalanmamız gerekiyor. Kış mevsiminde balık tüketmek de bağışıklık güçlendirmenin püf noktalarından biri.
Çiğ halde soğan ve sarımsak tüketmenin doğal antibiyotik görevi görmesi, badem, ceviz ve fındık gibi yemişlerden vücudumuzun fayda sağlaması da unutmamamız gereken ipuçlarından bazıları.
Günlük sekiz saat uyku, spor alışkanlığı, alkol ve sigara tüketiminin sınırlanması hatta bırakılması sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayacak anahtarlardan bazılarıdır.
Doktorlarımız
Blog
İletişim
